Colloid Gümüş
O kadar küçüktürler ki, vücutta kolaylıkla her türlü zarı geçerek sindirim sürecinden atlayıp, absorbe edilebilirler.
Hemen yeri gelmişken değinmem gereken önemli kısım şu ki, “gümüş ağır metal olduğu halde vücutta neden birikme yapmaz”‘ın cevabı da tam olarak buradadır.
Deiyonize su dediğimiz ise, organik ve inorganiklerden tamamen arındırılmış saf sudur.
Kolloidal gümüş suyu 1930’ların ortalarına dek Amerika’da yaygın olarak antibiyotik ve dezenfektan olarak kullanılmış. Penisilinin keşfiyle beraber de maliyeti daha düşük olan bu antibiyotikler ilaç olarak üretilmeye başlanmış ve kolloidal gümüş suyunun kullanımı giderek azalmış, hatta unutulmuş.
Bedia KahyaKılıç
Colloid Altın:
Altın Nedir?
Altın madeninin dünyanın oluşumunda olmadığı, gök taşları ile sonradan geldiği bilinmektedir.
Altın, dünyada binlerce yıldır eskimeyen ve yok olmayan özelliklerinden dolayı ziynet dahi çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.
Yüksek teknolojinin gelişimi ile süper iletken özelliği keşfedilmiştir. Bu
sebeple cep telefonları, süper hızlı bilgisayarlar, uydu sistemleri, tıbbi
cihazlar, süper iletişim ve daha bir çok alanda kullanılmaktadır.
Süper iletken özelliği insan bedeninde de özellikle hücrelerin uyarılmasında
işlevsel görülmüştür. Sinir uçları hücreleri, beynin ileti sistemi, nöronlar
arası iletişim insan bedeninde bulunan 8 mg Altın ile ilişkilendirilmiştir.
Kolloidal Altın yani altın suyu bilim ve teknoloji
sayesinde insan bedeni ile biyolojik uyumu olması sebebi ile de
kullanılmaktadır.
Kolloidal
Altının Etki Mekanizması
Altın
Madeninin yada Kolloidal altının insan cildinde sıkılaştırıcı, gerici ve
kırışıklık giderici özelliği doğal maden ve süper iletken olması özelliğinden
kaynaklanmaktadır.
Cilt üzerinde saydığımız faydaları sağlayacak herhangi bir etken madde
içermemektedir.
Fakat güçlü Kolloidal Altın (Altın Suyu) uygulandığı bölgede bizzat cilde
ait enerjinin aktivitasyonu ve iletimi rolünü üstlenir.
İnsan bedeninde bulunan
statik elektrik, ısı, enerji, sinir uçları iletim sistemi ve kullanıldığı bölgeye taşıdığı
enerji ile bölgenin esnekliğini, canlılığını ve gençleşmesini destekler.